Türkiye son günlerde yine “dostça ziyaret” kılıfına sarılmış diplomatik hamlelerin odağında. Papa’nın İznik’e yaptığı ziyaret, bazı çevrelerce “diyalog fırsatı” ve “barış mesajı” olarak yorumlanıyor olabilir. Fakat bu milletin hafızası güçlüdür. Biz bu topraklarda “sembolik ziyaret” adı altında nasıl jeopolitik tuzaklar kurulduğunu defalarca gördük. Hele ki konu Anadolu’nun ruhu, Türk kimliği ve bağımsızlık bilinci olduğunda, hiçbir ayrıntı görmezden gelinemez.
Bu ziyaret, duygusal değil; devlet aklıyla, Atatürk’ün uyardığı şekilde okunmalıdır.
Atatürk Ne Derdi?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayatı boyunca milletin egemenliğini ve bağımsızlığını tehdit eden her tür dış etkiye karşı uyanık olunması gerektiğini vurgulamıştır.
“Tam bağımsızlık, ancak ekonomik, siyasi, kültürel ve her alanda bağımsızlıkla mümkündür” diyen bir liderin bakışından meseleye baktığımızda, Papa’nın İznik’e gelişi sadece “turistik” ya da “tarihi” bir anlam taşımaz.
Atatürk’ün şu cümlesi tam da bugüne ışık tutar:
“Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz.”
Aynı şekilde kültürel egemenlik alanı da milletlerin bağımsızlığını belirler. Dolayısıyla Hristiyan dünyasının ruhani lideri konumundaki Papa’nın İznik’e gelişi, sembolik bir güç gösterisidir.
İznik: Sıradan Bir Durak Değildir
İznik, Hristiyanlık tarihinde son derece kritik bir noktadır. Konsillerin toplandığı bir merkezdir.
Bu nedenle Papa’nın ziyareti, “Ortodoks-Yeni Roma hatlarının yeniden canlandırılması”, “Hristiyan dünyasında sembolik birlik mesajı” ve “Anadolu’nun tarihsel anlamının yeniden yorumlanması” gibi uluslararası stratejik okumalarla da ele alınmalıdır.
Bu topraklar, bin yıldır Türk milletinin egemenliğinde. Hiç kimse Anadolu’nun kültürel ve dini kimliğini yeniden şekillendirme imasına dahi tevessül edemez.
Türkiye’deki Tartışmalar: Neden Tepki Büyük?
Türkiye’deki eleştirilerin temelinde üç başlık yatıyor:
1. Ziyaretin Zamanlaması
Dünya genelinde büyük güçler Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmeye çalışırken, küresel aktörlerin Türkiye’ye yönelik sembolik mesajlar içeren hamleleri dikkatle değerlendirilmelidir.
Papa’nın tam da bu dönemde İznik’e gelmesi, toplumun geniş kesimlerinde bir “jeopolitik mesaj” olarak okunuyor.
2. İç Politikada Kullanılma Riski
Bazı çevrelerin bu ziyareti “laiklik karşıtı tartışmaları canlandırmak”, “Batı ile uyumu kutsamak” ya da “Türkiye’nin egemenlik alanını yumuşatmak” adına kullanmaya çalıştığı görülüyor.
Bu da toplumda ciddi bir tepkiye yol açıyor.
3. Tarihsel Hassasiyetler
Bu millet Haçlı Seferlerini, kapitülasyon oyunlarını, misyoner faaliyetlerini ve Batı’nın Anadolu üzerindeki hesaplarını unutmuş değil.
Dolayısıyla Papa’nın İznik’e gelmesi, “tarihsel hafızası güçlü milletlerde” ister istemez kaygı uyandırıyor.
Uluslararası Yankılar: Kim Ne Bekliyor?
Batı medyası Papa’nın ziyaretini neredeyse “Anadolu’nun ruhani yeniden keşfi” gibi sunuyor.
Bu dilin kendisi bile Türkiye’nin ne kadar dikkatli olması gerektiğinin göstergesidir.
ABD ve AB ülkeleri, yıllardır Türkiye’yi Ortadoğu’da kendi çizgilerine çekmeye çalışan politikalar izliyor. Böyle bir tabloda Papa’nın Anadolu’ya gelişi, yumuşak güç diplomasisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Siyasi Risk: Bu Ülke Kimsenin Manevi Projesi Değildir
Türkiye laik bir devlettir.
Bu laikliği bize armağan eden ise Atatürk’tür.
Dolayısıyla hiçbir ruhani otorite, hiçbir kilise, hiçbir dini figür Türkiye’nin iç politikasında “sembolik üstünlük” mesajı verme hakkına sahip değildir.
Eğer Türkiye gereken mesafeyi koruyamazsa:
Laiklik tartışmaları yeniden kaşınabilir,
Uluslararası misyoner faaliyetleri cesaretlenebilir,
Batı’nın Anadolu üzerindeki kültürel söylem inşası güçlenebilir.
Bunların tamamı siyasi risk olarak okunmalıdır.
Son Söz: Bu Millet Gaflete Gelmez
Papa’nın İznik ziyareti elbette diplomatik bir nezaket çerçevesinde karşılanabilir. Türkiye güçlü bir devlettir; kimseye kompleks duymaz.
Ama tarih bize şunu öğretti:
Bu topraklarda hiçbir dış güç “sembolik” adım atmaz. Her adım ya hesaplıdır ya sonuç doğurmak içindir.
Atatürk’ün çizdiği yolda yürüyen bu millet, kültürel ve milli egemenliğini hiçbir uluslararası figürün gölgesine bırakmaz.
İznik bir “ziyaret mekânı” değil;
bin yıllık Türk egemenliğinin mühürlendiği yerdir.
Ve bu mühür, ne ziyaretle silinir ne mesajla.
